Geleneksel Türk İçecekleri
A-
A+
Play
Facebook icon
Twitter icon
Printer icon
Email icon
Geleneksel Türk İçecekleri

Salep

Salep de özellikle kışın içilen sıcak meşrubatlarımız arasındadır. Daha çok ticari kurumlarda içilen koyu sıvı içeceklerdendir. Günümüzde daha çok büyük kentlerde tüketilmektedir. Özellikle sabah kahvaltılarında kullanılır. Artık evlerde pek yapılmamaktadır.

Süt

Ülkemizde hem sıcak hem de soğuk meşrubat olarak kullanıldığı gibi, sağlık amacıyla da tüketilmektedir.

II. Soğuk Olarak İçilenler

Meşrubatlar deyince aslında soğuk olarak içilenler akla gelmektedir. Bu nedenle çeşit olarak soğuk içilenler daha fazladır.

Ayran

Geleneksel Türk meşrubatları derken ilk akla gelen ayrandır. Yapımının kolay olması, en ücra köşelere kadar yaygınlaşmasını sağlamıştır. Köylümüz, bulgur pilavını kaşıklarken ayransız olur mu? Konuğunu ayransız ağırlar mı? Sıcak yaz günlerinde tarlada çalışırken soğuk bir ayran içmeden bir gölgeliğe uzanarak dinlenmek olur mu? Kentlimiz de öyle değil mi? Ayaküstü öğle tatilinde dönerli ekmeğini yerken en uygun içecek olarak ayranı tercih etmez mi?

Ayran, aynı zamanda bir Türk sembolü olmuştur. Çünkü yoğurt Türk buluşu olarak dünyaya yayılmıştır. Hayvancılığa dayalı bir ekonominin gereği olarak icat edilmiştir. Yoğurt gibi ayran da bugün Avrupa kültürüne girmiştir. Ayrıca yoğurdun tatlı ve meyveli türleri de Avrupa’da yapılmaktadır.

Yoğurdun sağlığa yararlı yönleri herkesçe bilinmektedir. Aynı biçimde ayranın da sağlıklı bir içecek olduğu kuşkusuzdur. Son yıllarda karton ve naylon bardakların yaygınlaşmasıyla, büyük kentlerde ve yurdun her tarafında oldukça fazla miktarda tüketilmektedir.

Ayranın bir de köpüklü olarak yapıldığı özel yörelerimiz var. Örneğin, Balıkesir Susurluk ilçesine yolu düşen bir vatandaşımız oranın bol köpüklü, yağlı ve lezzetli ayranını içmeden oradan ayrılamaz.

Anadolu’da eskiden geleneksel olarak ayran yapmak için "Yayık" kullanılırdı. Bugün bu geleneğimiz kaybolmuş gibidir. Yalnız göçebe topluluklarında ve bazı köylerimizde devam etmektedir.

Ayran, yoksul insanımızın yemeği de olmuştur. İçine ekmek doğrayarak yemek gibi yenmesi kültürümüzde olan bir durumdur.

Boza

Türklerin sevdikleri koyu sıvı, tatlımsı mayhoş bir içki türüdür. Selçuklular zamanında "Bekni"adı verilmişti. Darı, buğday, mısır, pirinç veya arpadan yapılıyordu. O zaman, olgunlaşması için testide korunuyordu. Kışın içilen mevsimlik içkimiz boza, Türkiye’de daha çok darıdan yapılır. Karlı kış gecelerinde gecenin sessizliğini bozan sokakta boza satan bozacının sesi, bize belki de kış mevsimini daha çok sevdirmektedir.

Ansiklopedik bilgilerde bozanın Orta Asya’da ve Doğu Anadolu’da İ.Ö. 4. yy. dan beri var olduğu söylenmektedir. Eski Yunan ve Roma’da da içilmekteydi. Günümüzde Kırım, Volga yöresi, Kafkasya, Türkistan, Balkanlar, Macaristan, Mısır, Arabistan ve İran’da da yapılmaktadır. Osmanlı kayıtlarında bozanın daha çok Edirne, Bursa, Amasya ve Mardin gibi (16. yy.) illerimizde üretildiği belirtilmektedir. Evliya Çelebi, 17. yy. ortalarında İstanbul’da çok sayıda bozacı dükkânı olduğunu kaydediyor. Boza, besleyici ve ısıtıcı özelliği nedeniyle eskiden orduda da kullanılırmış.

Çeşitli Şerbetler

Ülkemizde meyve sularının yaygınlaşmasından önce "Şerbet" denilen soğuk içecekler çok yaygındı.

Özellikle mevlüdlerde eskiden lohusa şekerinden yapılan "Lohusa Şerbeti" dağıtılırdı. Nişanlarda ve söz kesilmelerde de yine aynı şerbet kullanılırdı. Esasen, “filanın şerbeti içildi” deyimi de şerbetten gelmektedir. Şerbetler çok çeşitli idi. Bal şerbeti, gülsuyu şerbeti, şeker şerbeti, lütuf şerbeti, tanrı şerbeti, gülsuyundan yapılmış şeker şerbeti, nardenk şerbeti, saf şeker şerbeti gibi şerbet türleri, Mevlana’nın şiirlerinde yer almıştır.

Bal ile sirkeden yapılan Sirkencübin denilen şerbetin hem susuzluğu gidermek ve hem de hastalıklarda ilaç yerine kullanıldığı belirtilmektedir.

Günümüzde şerbet kültürü, yerini meyve sularına bırakmıştır. Fakat Anadolu’da bazı köylerimizde kısmen devam etmektedir. Anadolu’da çeşitli ot1ardan şerbetler yapılmaktadır. Meyan kökü şerbeti de yapılmaktadır.

Meyva Suları

Çeşitli meyve suları kültürümüzde eskiden beri vardır. Bunların bazıları şurup olarak adlandırılıyordu. Gül şurubu, vişne şurubu gibi. Şıra veya meyve sularına 9. yy. da "Çakır" yahut"Süçik" denmekteydi. Meyve suları, yemek sofralarında "Soğukluk" yahut "Meşrubat" olarak kullanılmakta idi. O zaman en çok üzüm suyu ve şırası içilmekteydi. Ayrıca kayısı suyu da içiliyordu ki adına "Uhak" diyorlardı. Bugün şıra, bağcılığın yaygın olduğu yerlerde kullanılıyor. Büyük kentlerden kalkmıştır. Pekmez de sıvı olduğu için aslında meşrubat olarak kullanılabilir. Fakat meşrubat olarak kullanılmamaktadır. "Demirhindi" denen bir meşrubat türü de vardı, bugün kullanılmamaktadır.

Bugün her türlü meyve suyu içilmektedir. Adana’da Şalgam suyu, şeker kamışı suyu içilmektedir. Bugün presler sayesinde her türlü meyvenin suyu sıkılmaktadır. Bunlar evlere kadar girdiği için mutfaklarda her türlü meyve suyu sıkılabilmektedir. Havuç, üzüm, elma, portakal, karpuz, nar, vişne, kayısı, şeftali gibi meyvelerin suları hem hazır olarak şişelerde, hem de karton kutularda piyasada satıldığı gibi, bunlar presler yoluyla evlerde de yapılmaktadır.

Bugün meyve sularının toz halindeki şekilleriyle de sıcak veya soğuk meyve suları elde etmek mümkündür. Örneğin portakal, limon, tarçın gibi…

Süt de meşrubat olarak, gerek sıcak, gerekse soğuk olarak tüketilmektedir. Hatta içine muz, çilek vs. gibi meyveler katılarak da soğuk içecek biçiminde kullanılmaktadır. Hatta sütün çeşitli meyvelerle karıştırılmış biçimleri piknik biçimindeki dükkânlarda yapılıp satıldığı gibi, hazır kutular içinde soğuk meşrubat olarak da satılmaktadır. Aromalı sütler içine meyve kokusu, esansı konularak hazır kutularda satılmaktadır.

Bugün hazır meyve suları yanında Batı’dan kola cinsinden içecekler (Coca-cola, Pepsi, Fanta vs.) Türk meşrubat dünyasını istilâ etmiştir. Aslında, asitli oluşları, fazla şekerli oldukları için şişmanlatıcı oluşları nedeniyle sağlığa da zararlı olmakla birlikte, yine de reklâmlar yoluyla tüketimleri teşvik edilmekte ve özellikle yaz aylarında çok miktarda tüketilmektedir.

Meyve suları, sadece tatlı olanlardan değil, ekşi olanlardan da yapılmaktadır. Örneğin limondan limonata yapıldığı gibi, vişneden vişne suyu da yapılmaktadır. Limonata artık evrensel bir soğuk meşrubat sayılmaktadır. Fakat vişne, her yerde yetişmediği için vişne suyunu, yabancı ülkeler bilmiyorlar. Türkiye’de şişeler içinde satılan vişne suyunu yabancı turistler çok sevmektedir. Yurt dışında çalışan Türkler de Türkiye’ye gelince yazın bol bol vişne suyu içmekteler. 9. yy. da soğukluk olarak kullanılan bir çeşit ekşi meyve suyuna "Çifşeng çakır" denildiğini tarihçiler belirtmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak meşrubatlarımız hakkında şu genellemeleri söyleyebiliriz:

  1. Meşrubatlar, soğuk ve sıcak biçimde içilen, mutfağımızı süsleyen, onu tamamlayan bir öğedirler.
  2. Türk mutfağının genel özelliği olan lezzet, meşrubatlarda da kendini göstermektedir. Özellikle kendine özgü kokusu ve lezzeti olan meyveler, lezzetin başlıca örnekleridirler.
  3. Meşrubatlarımıza ilişkin üçüncü bir ortak özellik de, onların tarım ve hayvancılık kültürüne dayalı olmalarıdır. Köken olarak tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu bir ülkede kuşkusuz meşrubatların hammaddeleri de, ülkemizde olduğu gibi tarımdan kaynaklanmaktadır;
  4. Meşrubatlarımızın çoğu, kola cinsi içeceklere oranla, sağlık yönünden yararlıdır.

Kaynaklar

  1. Ana Britannica, Cilt 4 ve 6.
  2. Başar, Zeki: "Erzurum İlinde Besin Kaynaklarımız ve Halk Yemekleri", 111. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, V. Cilt, Sayı 79.
  3. Cunbur, Müjgân: "Mevlâna’nın Mesnevisinde ve Divan-ı Kebirinde Yemekler", Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1982. Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yay., No. 41, s. 83.
  4. Genç, Reşat: "9. yy. da Türk Mutfağı", Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1982, Kültür ve Turizm Bak. Milli Folklor Araştırma Dai. Yay., No. 41, s. 68.
  5. Köymen, M. Altay: "Selçuklular Zamanında Beslenme Sistemi", Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1982, Kültür ve Turizm Bak. Milli Folklor Araştırma Dai. Yay., No. 41,5.41.
  6. Tezcan, Mahmut: "Türklerde Yemek Yeme Alışkanlıkları ve Buna İlişkin Davranış Kalıpları", Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1982, Kültür ve Turizm Bak. Milli Folklor Araştırma Dairesi Yay., No. 41.
  7. Tezcan, Mahmut: "Erzurum Kültürü ve Kişiliği", Ankara Üni. Eğitim Bil. Fak. Derg., Cilt 20, Sayı 1-2, Ankara, 1988.
  8. Üçer, Müjgân: "Sivas Folklorunda Kahve ve Kahvehaneler", 111. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, 4. Cilt, Ankara, 1987, Kültür ve Turizm Bak. Milli Folklor Araştırma Dai. Yay., No. 86, s. 431.

*Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi.

« önceki sayfa     1    [2]