Bursa
A-
A+
Play
Facebook icon
Twitter icon
Printer icon
Email icon
Bursa Mutfağı

Seyyahların Bursa Mutfağı Hakkında Yazdıkları ve Bursa Mutfağının Özel Gün Yemekleri

Marmara denizinin güneyinde bulunan Bursa şehri Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkentidir.  Verimli topraklar üzerine kurulmuş olup ürün açısından  çok bereketlidir ve bu sebepten dolayı zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Halk mutfağı açısından çok zengin yemek çeşidine sahip olmasına rağmen, bu yemekler,  en popüler yemeği olan İskender Kebabın gölgesinde kalmıştır.

Tarih boyunca ünlü seyyahların bir çoğu Bursa’yı ziyaret etmiş, ve bu mutfağın ne kadar kuvvetli ve çeşitli olduğundan hep övgü ile bahsetmişlerdir. Bursa ile ilgili yazdıkları sayesinde Bursa’nın yemek kültürü hakkında bilgi sahibi olmaktayız.

İbn-i Batuta’nın 1350’lerde Bursa’ya yaptığı geziden izlenimleri:

“Türkler’in çok büyük bir şehri olup, son derece geniş ve ferah caddelere ve çarşılara sahiptir. Şehrin çevresi, bağlar, bahçeler ve akarsular bezelidir” der...Ayrıca Ahi Şemseddin’in zaviyesinde eyyam-ı aşura (Aşure günü) yaptığı iftar, yediği yemekler ve sema sonrasında seyhatnamesine “Türk illerinde yaşadığım en güzel günlerden biri oldu” diye yazar... (Bursa Mutfağı, M. Ömür Akkor, s.7)

Evliya Çelebi’nin 1650’lerde Bursa’ya yaptığı geziden izlenimleri:

“Uzun Çarşı’sı gayet müzeyyen ve mamur olup cümle esnaf aynı anda mevcuttur. Pirinç Han kurbündeki Kebapçılar Çarşısı mükelleftir. Erbab-ı safaya malum ola ki Bursa’nın yiyecek ve içecek satıcılarının tamamı Müslüman’dır. Bakalar Çarşısı temizdir. Hoşafçılar bu diyara mahsustur. Has beyaz somunu, Tophane somunu lezzetindedir. Çakıl ekmeği başka bir diyara mahsus değildir.

Beyaz katmer gül gibidir. Gayet semiz etleri olduğundan kebapları meşhurdur. Miskli helvası da keza.

İçeceğinden Pınarbaşı’nın abıhayatı, on yedi göz kaynağından suları, çeşit çeşit hoşafları, elvan elvan şurupları, kahveleri, ilik gibi süzme bozaları, Handan bey şerbeti, Türeli oğlu şerbeti, karanfilli şerbeti.

Kırk türlü armudu şer-i sicilde yazılıdır. Sulu gunagun üzümleri, kayısısı, kirazı, hele kestaneleri eşsizdir. Her bir tanesi 40 dirhem gelir. Yedi türlü dutu meşhurdur.  Dut bağları vardır ki Filedar Sahrası’nı süslemiştir.” (Bursa Mutfağı, M. Ömür Akkor, s.8)

1800’lerde Moltke’nin İzlenimleri:

“Öğle yemeğini tam Türk tarzında kebapçıda yedik. Tahta tepsi üstünde kebap...Şişte pişirilmiş ve ekmek hamuruna sarılmış küçük koyun eti parçaları geldi. Çok lezzetli bir yemek bu. Üstüne bir tabak tuzlu zeytin, şerbet...” (Bursa Mutfağı, M. Ömür Akkor, s.5)

 [1]    2    3     sonraki sayfa »