Ara:
Kelime | Açıklama |
---|---|
Açmak | 1.Daha az koyu hale getirmek.”yoğurdu su katarak açacaksın.” 2. Özellikle hamur pazılarını oklava vasıtasıyla yufka haline getirmek.”Mantı için biraz hamur açacağım.” |
Ab | Su. |
Ağda | Şekerin az suyla kaynayarak koyulması. |
Ağdalaşmak | Ağda haline dönüşme durumu.”Şerbeti kaynatarak ağdalaştıracaksın.” |
Ağıd | Şurup. |
Ağız | Doğumdan sonra ilk sağılan koyu inek sütü. |
Ağız | Defa, kez, kere, sefer, yol. “Bu fırın günde on ağız ekmek çıkarır.” |
Ağız dolusu | Ağzın alabildiği kadar. |
Ak | Ayran. |
Akıt | Kaynatılarak koyulaştırılan pekmez. Yumurta ile yapılan bir tür krep. |
Aktaraç | Saçta pişen ekmek ya da börekleri çevirmeye yarayan alet. |
Alazlamak | Bazı yiyeceklerin yüzünü alevden geçirmek. |
Alevde pişirmek | Bazı yiyeceklerin ateşin ışık vererek yanması durumundaki pişirme şekli. |
Aluça | Bir çeşit erik. |
Anar | Nar. |
Anber | 1. Ana balığın bağırsaklarında toplanan yumuşak kül renginde bir madde; 2. Güzel koku. |
Anık | Nane. |
Anik | Yağ ile soğanın kavrulması. |
Anuğ | Kokulu ot. |
Arpacık soğanı | Küçük soğan.”Salataya arpacık soğanlarından koyarsan daha lezzetli olur.” |
Artımlı | Pirinç gibi bazı besin maddelerinin piştiği zaman şişerek miktarının artmış gibi görünmesi. |
Aşçıbaşı | Aşçıların reisi. |
Aşılamak | Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katmak. |
Aşlık | Erzak deposu, kiler. |
Aşma | Bakırdan yapılmış silindir şeklinde kova. |
Aşyağı | Tereyağı. |
Avcarlamak | Ovmak, yoğurmak. ”Salataya koyacağın soğanın acısını almak için avcarlayacaksın.” |
Avkırmak | Ovmak. |
Ayvan(=Eyvan) | Binaların ikinci katında, anbar önünde sebze ve meyve kurutmaya mahsus ve önü balkonlu yazlık ev. |
Börttürmek | Sebzeleri yağda, suda ateş üzerinde bir süre tutarak yumuşatmak.Kuru ısıda bir süre tutarak yumuşatmak. |
Ba’dehu | Ondan sonra. |
Badya | Ağzı geniş yayvan ve sığ toprak kap. |
Bağ | Demet, bağlam: Ekin bağı, ot bağı. |
Bağlam | Demet. “Bir bağlam dereotu yeter.” |
Bağlamak | Salçayı koyulaştırmak için yumurta, un vb. şeyler ilavesiyle karıştıra karıştıra uygunlaştırmak, gereğince kıvama getirmek. |
Bahar | Daha çok tatlılarda kullanılan tarçın, karanfil vb. baharat türleri. |
Bahdeniz | Maydanoz. |
Bakliyat | Bakla, kuru fasulye, nohut gibi taneli sebzelere verilen genel ad. |
Bakraç | Kulplu bakır kap; su bakracı; tulumba bakracı. |
Bal | Şerbet, şurup. |
Banadura | Domates. |
Bardak | 1.Kulplu ve emzikli toprak su kabı. 2.Kimi kez bu kapak ve tabak la birlikte kulplu içki kadehi, maşrabası. 3. Bugünkü anlamda bardak. |
Bardak dolusu | Bardağın silme alabileceği miktar.”Bir bardak dolusu zeytinyağını tavaya dökeceksin.” |
Basmaca | Kayısı kurusu. |
Bastı | Patlıcan veya kabakla yapılmış bir yemek. |
Bastık | Pestil. |
Baş | 1.(İnsan, hayvan ve kimi nesnelerin sayımında kullanılan) tane: On baş sığır;bir baş soğan. 2.Dilim: Bir baş peydir ver. 3.Ölçüde, tartıda tahminin üstünde çıkan kısım. |
Batman | Miktarı yer yer değişen eski bir ağırlık ölçüsü.”Helva karmak için bir batman yağ gerekiyor.” |
Beden | Bakır küçük sahan. |
Bezm | İçkili, eğlenceli meclis, dernek; |
Binlik | Bin dirhemlik; bir dirhem sıvı alan/şarap, zeytinyağı vb.) büyük şişe. |
Biti | Bir çeşit dikenli ot. |
Boğça (Bohça) | Uçları bir yere getirilmiş dört köşe bir sargı, büyük çıkın. |
Boğum | (Pastırmacılıkta)bir çift sucuk. |
Borani | 1.Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde üzerine yoğurt dökülen yemekler için kullanılır. 2.Yoğurtlu mantı tatar yemeği. |
Bostan | 1.Sebze bahçesi. 2.Kavun, karpuz. |
Boza kıvamı | Sıvı türünden yiyecek maddelerinde koyu ve bulanık olma hali.”Üzerine biraz da un ekleyerek boza kıvamına getirilir.” |
Bozartma | Etin ilk piştiği an. |
Bozbaşı | Etli yemek;nohutlu et yemeği. |
Cüra | Yudum. |
Cenge | Üzüm, hurma salkımı. |
Ceviz boyu | Ceviz büyüklüğünde hamur topağı. |
Cezve | Genellikle kahve pişirme aracı olan cezve, halk mutfağında ölçü birimi olarak. da kullanılmaktadır.”Bir cezve sütü üstüne döküver.” |
Cımbıt | 1.Üzüm salkımı. 2.Üzüm salkımındaki küçük salkımcıklar. |
Cıngırtma | Un, yağ, yumurta ile kavrulmuş kahvaltılık. |
Cıvık | Fazla suya karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış hamur. |
Cıvıl peynir | Yağsız olduğu için bir adı da dinsiz olan Erzurum’a özgü beyaz tel peyniri. |
Curu | Sulu. |
Curultmak | Sulandırmak. |
Çömçe | Kepçe, büyük tahta kaşık. |
Çüt | Çift. |
Çakılmaz | Üzerine yoğurt ve bal katılan tereyağlı omlet. |
Çamçak | 1.Camdan su kabı;büyüğü matsala. 2.Tahta kepçe. 3.Tahtadan bir su kabı ya da tahtası. |
Çanak | Topraktan yapılan ve fırında pişirilen her türlü kaplar;bilinen toprak tabak;yassı kap;göveç, kase tas. |
Çay kaşığı | Çaya şeker katıp karıştırmak için kullanılan genellikle standart ölçüde kaşık çeşidi.” İçine bir çay kaşığı limon damlatacaksın.” |
Çedene | Kendir, kenevir tohumu. |
Çelem | Şalgam. |
Çengel | Ağaç ya da metalden yapılmış yiyecek askısı. |
Çeper | 1.Çit. 2.Sebze bahçesi. |
Çerpleme | Haşlanmış etin salçalı; yağda pişirilmesi. |
Çevirme | Kuzu, oğlak gibi hayvanların şişte, kor ateş üzerinde çevrilerek pişirilme şekli. |
Çıkın | Sofra bezi. |
Çırpmak | Yumurta, yoğurt vb besin maddelerini bir başka aygıt vasıtasıyla özemek. |
Çimcik | Baş parmakla işaret parmağının ucu arasına alınabilen miktar. “Bir çimcik tuz.” |
Çimdik | Başparmakla işaret parmağı arasında tutulabilecek kadar. |
Çintmek/ Çentmek | Çok ince ve çok küçük doğramak. |
Çirtmek | Çok ince ve küçük doğramak. |
Çitmik | Bir üzüm salkımının ayrıldığı küçük kollarından her biri;ufak ufak salkımlar, cımbıt. |
Çokal | Kaba ve kalın sırlanmış toprak kap. |
Çorba kaşığı | Çorba içmek için kullanılan, tahta, metal vb. kaşık çeşidi. |
Çortti | Lahana turşusu. |
Döğme | 1.Döğülüp kabuğu çıkarılmış buğday. 2.Kepeği alınan pilavdan yapılan yemek. |
Dönderme | Mayasız hamurdan yapılan ve yağda kızartılan pide. |
Dörek Otu | Dere otu. |
Döş | Göğüs, bağır;kucak;vardon;karın boşluğu;kaba et. |
Dövmeç | Yağda kızartılmış pestil. |
Dübek | Dibek. |
Düğürcek | Bulgurun en ufak cinsi. |
Dürüm | Bükülmüş ya da kıvrılmış nesne ya da yiyecek; dürülüp tomar edilmiş yiyecek ya da nesne. |
Düşük | Ekmeğin yarısının tandırda kalması. |
Düven | Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, altında keskin çakmak taşları bulunan kazık biçiminde araç. |
Dağar | Omuza ya da sırta takılır büyük deri torba. |
Dağarcık | Omuza ya da arkaya takılan deri çoban çantası. |
Dahan | Dehan, ağız. |
Dalak | 1.Petek, bozulmamış bal peteği, kovanın yanlarındaki küçük beyaz bal peteği. 2.Doğranmamış peynir parçası. 3.Tekerlek biçiminde kaşar peyniri. |
Damacana | Binlik; çevresi hasırlı büyük karınlı şişe. |
Damla | Sıvı besin maddelerinde küçücük bir yuvarlak durumunda düşen miktar. |
Daraklı | Etin fileto kısmı. |
Darp | Karın zarı. |
Davar | Koyun ve keçi. |
Debe | 1.Dibi yuvarlak, ağar-devrilmez bir tür bakraç;bal, yağ çömleği, cıva bardağı. 2.Ağzı dar, altı geniş kapaklı yağ kabı. 3.Sıvılar için kullanılan yuvarlak ve yayvan dipli kap. |
Değirmen | Kahve biber vb. çekmek için el değirmeni |
Deleme | Yağı alınmış, çiğ sütten yapılan peynir. |
Demet | Bir türden olan nesnelerin bir araya getirilip bağlanmışı; deste; biçilmiş ekin destesi; ince odun ve çalı demeti; buğday demeti; çiçek demeti. |
Demlemek | 1.(çayı) Kaynar suyun içine attıktan sonra renk ve koku vermesi için bekletmek.”Çok demli çay dokunur.” 2.Pilavın piştikten sonra kıvamına gelmesi için beklemesi gereken zaman.”Pilavı pişirdikten sonra bir süre dinlendireceksin.” |
Denk | 1.Bir hayvan(deve, at, katır, eşek) yükünün yarısı. 2.Bir hayvan yükünü dengede tutan iki yarısından her birisi. |
Deste | 1. Demet, bağ, top, tutam. 2.Yirmi dörtlük kağıt paketi. |
Desti | Topraktan yapılmış kulplu su, şarap vb.kap. |
Dığan | Yağ tenceresi. |
Dıkılmak | Tıkınmak, yemek yemek. |
Dıkım | Bir seferde ağza alınabilecek miktarda besin maddesi. |
Dıska | Tutam. |
Dibini kaplayacak kadar | Yemek pişirilecek kabın alt yüzünü kaplayacak ölçüde yağ, su veya besin maddesi. |
Didmek | Didiklemek.Pişirilen etleri çekiştire çekiştire parçalayarak ufaltmak. |
Dilim | 1.Özellikle ekmekleri uzunlamasına kesme şekli.”Dilimlenmiş ekmeklerin üzerine çemenli suyu gezdiriniz.” 2.Bir nesneden dil uzunluğunda kesilmiş olan dar parça:Ekmek dilimi. 3.Kimi meyvelerin içinde kendiliğinden bölünmüş olan parçalar: Mandalin, portakal dilimi. |
Dirgit | Buğday, nohut, mısır vb. tahılların haşlanarak üzerine ceviz, haşhaş vb. konarak yenmesi. Diş hediği. |
Diş | Dişe benzeyen nesneler için kullanılır. Bir çok sebze ve meyvenin her bir iri çekirdeği için de kullanılır. Sarımsak dişi vb. |
Divlek | Kavun. |
Doğramak | Çeşitli besin maddelerini keserek küçük parçalara ayırmak. |
Dondurmak | Bazı yiyecek maddelerini soğutarak katı duruma getirmek. |
Doyumluk | Doyacak miktarda olan. |
Dudak payı | Bardak ya da fincan gibi kapları, ağza kadar doldurmayıp 3-4 mm derinliğinde boş yer bırakmak. |
Efir yüfür | Ot dalları. |
Eğiş | Kesecek, kesmeye yarayan alet. |
Ehl-i keyf | Keyif ehli. |
Ekmek | (eylem olarak): Yiyecek ve içeceklerin üstüne tuz, biber vb. baharatları serpmek. “Cacığın üzerine nane ekeriz.” |
Ekşili | Turşu. |
El | 1.Bir elin kavrayacağı miktar. 2.Bir el: Beş tane: yüz el bamya. |
El ayarı | Halk mutfağında yemeklerin çağdaş ölçülere göre değil, önceki deneyimlere göre pişirilmesi.” |
El bastımı | Bir ele sığabilen, bir avuç, bir tutam. |
Elpeze | Deste, demet. |
Elvan | Rengarenk, alacalı. |
Erişte | İnce kıyılmış, kurutulmuş hamur. |
Eşki | Ekşi. |
Etli hangel | Mantı. |
Etmek | Ekmek. |
Eysıran | Hamur işlerinde kullanılan alet. |
Ezmek | Besin maddelerini baskı altında şekil değiştirtmek. |
Fasla | Büyük parça et. |
Ferfene | Ortaklaşa yapılan yemekli içkili toplantı. |
Fetir | Kalın ekmek. |
Fıçı | Badya, tekne, varil.Uzunluğuna kesilmiş tahta parçalarından yapılan ve üzerine ağaç ya da demir çember getirilen kap. |
Fındık içi | İçi fındık büyüklüğünde besin maddelerini belirlemek için kullanılır. |
Fincan | Kahve ya da çay içilen kap. |
Firik | 1.Taze. 2.Olgunlaşmaya başlayan tahıl. |
Fiske | Parmaklardan birinin ucunu baş parmağın başına iliştirip birden bire ileriye fırlatarak yapılan vuruşla dağıtılan miktar. |
Fişek | 25 gram ağırlığında fişek biçimi tütün paketi. |
Fokurdayıncaya kadar kaynatmak | Fokur, fokur ses çıkararak pişirme. |
Furun | Fırında bir ağızda çıkarılan ekmek. |
Futa | İki dibinden açık, pazara üzüm götürmeye yarayan varil;üzüm varili. |
Göbelek | Bir çeşit yenilebilen mantar. |
Gömeç | Ebegömeci. |
Göynük | Ufak kap;deveden süt sağılan torba, süt tulumu;süt tuluğu;kıl yoğurt torbası.Arpa torbası anlamına da gelir. |
Göz ayarı/kararı | Halk mutfağında standart ölçü birimleri yerine daha önceki deneyimlerden kazanılan ölçme şekli. |
Göz göz oluncaya kadar | Pilav gibi bazı yemekler piştikten sonra üzerinde göz büyüklüğünde deliklerin oluşması. |
Güğüm | 1.Bakır desti; musluklu güğüm; asma güğüm; sahlepçi güğüm; şerbetçi güğümü; 2.Bakır su ibriği. |
Güvey Yemeği | Antalya’da düğün günü oğlan evinin verdiği yemek: Terbiyeli pirinç çorbası, etli fasulye veya patates, üzeri etli pilav, keşkek, irmik helvası zerdeden kuruludur. |
Gabartlama | Mayalı hamur ile yapılan kızartma. |
Gavurga | Kavrulmuş buğday, mısır, arpa. |
Gece Yemeği | Isparta’da ölü için ilk senesi içinde bir davet yemeği. Bu yemekte kabune atıldığı gibi ölünün sevdiği yemekler de yapılabilir. |
Gelin Alıcı Yemeği | Kütahya’da düğün günü oğlan evinde yapılan yemek. |
Gelin boğan | Bulgurun en ufak cinsi (düğürcek). |
Gelince | Mayalanınca. |
Gendime | Dövme de denilen aşurelik buğday. |
Gerdel | Konağın geniş ve boysuz olanı; süt ya da benzeri nesneler koy - maya, hayvanlara yem vermeye yarayan kova biçiminde tahta kap. |
Gerin | Lezzetsiz acı su. |
Gezdirmek | Bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek. |
Giliç | Ekşili, terbiyeli köfte. |
Giliş | Pütürlü. |
Golot | Ocakta ve tandırda yapılan yemek. |
Guşhane(=Guşgana) | Tencere. |
Guymak | Mısırla yapılan yemek. |
Hörre | Unla yapılan bir çorba. |
Hörre aşı | Un kavurması yemeği. |
Höşmerim | Et ve yumurta ile yapılan bir çeşit yemek; peynir helvası. |
Habbe | Tahıl tanesi (lokma anlamına da kullanılır). |
Hafif ateş | Yiyecekleri az ateşte pişirme şekli.”Pilavı hafif ateşte yapacaksın.” |
Halka çekmek | Soğanın halka halka doğranması şekli.”Soğanı halka çevirerek doğrayacaksın.” |
Hangel | Mantı. |
Haral | Büyük çuval. |
Harar | 1.Pek büyük meşinli çuval, kıl çuval. 2.Büyük sepet ya da küfe. |
Harlı ateş | Harıl harıl yanan ateş. |
Harman | 1.Döğülmüş tahıl yığını. 2.Döğülmüş fakat henüz samandan ve kavuzdan ayrılmamış tahıl yığını. |
Harmut | Sıcak suyu ılıştırmak için ayrılan soğuk su. |
Harnup | Keçi boynuzu. |
Harşo | Mısır unu ve soğandan yapılan bir çeşit yemek. |
Haside | Un, şeker ile yapılan, üzerine tereyağı dökülen tatlı. |
Hasta | Pekmezle yapılan helva. |
Hasuba | Şekerli kaymak. |
Hasuta | Mısır unu, pekmez, yağ ve nişasta ile yapılan bir çeşit yemek. |
Haşgeç | Haşhaş. |
Haşıl | Yumurta ve unla hazırlanan bulamaç. |
Haşil | Bulgur yemeğinin sulusu. |
Haşlanıncaya kadar | Kaynatıp ya da üzerine yakılmış yağ dökülerek pişirme şekli.”Haşlanmış yemekler ihtiyar içindir.” |
Helim aşı | Keşkeklik, buğday ve baharatla yapılan aş. |
Helise | İçi temizlenmiş hindi, ya da kuzu ile keşkeklik buğday yağ konularak hepsi eriyip bir kıvama gelinceye kadar pişirilen güç verici yemek. |
Helke | İçerisinde süt, ayran vb. sıvı maddeler taşınan madeni kap. |
Helpik | Yumuşak. |
Helva Basmak | Helva yapmak. |
Herle | Su veya yağa kavut dökerek kavrularak yapılır. |
Hernub | Keçi boynuzu yemiş. |
Hevenk | Birçok salkımlardan yapılan askı;uzun bir deyneye bağlanmış üzüm, elma, armut vb. meyveler dizisi, demeti. |
Heybe | 1.Giyecek konacak iki torbalı hurç. 2.Atın eğerinden geçirilip eşya konan iki tarafı kese, eğer çantası. 3.İçinde gezginin eşyası taşınan bir büyük deri çuval ya da çanta. |
Heybe gözü | Halk arasında bazı yiyecek. maddelerinin ödünç alımında kullanılır.Heybe gözünün alabileceği kadar. |
Hıla | Yaygı, büyük örtü. |
Hıngel | Mantı. |
Hışik | Dut kurusu. |
Hıtap | Kömbenin bir diğer adı. |
Hızır gavutu | Buğdayın sac üzerinde kavrulup içine dut kurusu katılarak havanda dövülmesi. |
Hon | Ekin biçerken, biçen kişilerin bir defada biçtikleri alana verilen ad. |
Hon kesen | Ekin biçenlerin başında bulunan ve deste başı da denilen kişi. |
Hoşaf | Kuru meyvelerle yapılan sulu yiyecek. |
Hurç | Gönden ya da bezden büyük heybe. |
Huş eylemek | Tatlı yapmak. İçki içmek. |
Ilgar | Filiz, meyve ağaçlarında aşı için kullanılan sürgün. |
Ilık | Soğukla sıcak arası. |
Iskıran | Hamur işlerinde kullanılan bir alet. |
İçim | Bir yudumla içilecek miktar. |
İçimlik | Bir defada içilecek kadar nesne. |
İçlemek | İç koymak |
İki tıkırdayıncaya kadar | Pişirmede kaynama noktasına ulaşılınca çıkan sese göre pişirme ölçüsü. |
İlistir | Süzgeç. |
İlkyaz | İlkbahar. |
İnce açmak | Hamur bezelerini oklavayla birkaç mm. Kalınlığında yayvanlaştırmak. |
İnce bulgur | Taneleri ince, ufak bulgur. Bkz. Simit. |
İnce Yemekler | Kütahya ve Aydın’da yapılan en özenli davet yemeklerine verilen ad. |
İnehan | Çok yiyen, obur. |
İri iri doğramak | Yiyecek maddelerini büyükçe parçalar halinde kesmek.“Türlü yapacaksan patlıcanları iri iri doğrayacaksın.” |
İsot | Biber. |
Kâse | Yayvan, cam, porselen ya da kristal, kapaklı, kapaksız, kulplu, kulpsuz kap: Çorba kasesi, hoşaf kasesi, tatlı kasesi, kaseli kaşık. |
Köremez | Çiğ sütle yoğurt karıştırılarak pişirmeden yapılan yemek. |
Kösültmek | Yağla soğanı öldürmek. |
Köseği | Sac üzerinde pişen hamuru çevirmek için kullanılan araç. |
Köttü | Köfte. |
Küfe | Ağaç biçmesi çıta ve çemberden örme derin sepet, küfün;ağzı açık çit sepet: Ekmekçi, beygir, hamal, rençber, manav, kefesi. |
Kül pagaçı | Saç içinde pişirilen çörek. |
Külah | Tersine ehram biçiminde kağıttan kap: Çekirdek, leblebi, şeker külahı. |
Külah şeker | Mevlidlerde dağıtılan hazırlanmış külah içindeki şeker. |
Külek(güvlek) | Tahtadan yapılan, yarım fıçı biçiminde su kovası;sütün sağıldığı kova;yağ koymaya özgü ağaçtan yapılan kutu;kulplu kova, gerdel: Bal pilac, zerde yoğurt kabı. |
Künar | Helva fıstığı. |
Küncü | Susam. |
Küp | Kulpsuz, emzikli, ağzı dar ve karınlı büyük toprak kap: Altın küpü sarap küpü, su küpü. |
Küpçeğiz | Küçük küp. |
Küpecik | Ufak küp. |
Kürek | Ateş, kar, kül, toprak v.b nesneler almak için kısa ya da uzun saplı, düz ya da kenarlı tahtadan demirden yapılmış bir alet |
Küt | Pişirilme tandıra düşen ekmeğe denir. |
Kütük | Bir tür kovan. |
Küzbere | Bir tür baharat. |
Kadeh-i sahba | Şarap kadehi. |
Kahve kaşığı | Kahve karıştırmak için kullanılan kaşık çeşidi.Kahve kaşığının alacağı miktar. |
Kalbur | Tahılı samandan ayırmaya yarayan bu aygıt, ceviz gibi yemişlerin değişiminde kullanılır.” |
Kalbur hurma | Kalbur üzerinde yuvarlanarak şekillendirilen hamur tahtası. |
Kalıp | Bazı yiyecek maddelerinde parça anlamında. ”Bir kalıp peynir.” |
Kamış | Sürahi. |
Kangal | 1.Büyük, bükülmüş ve toplanmış ip turası. 2.Yün çilesi. 3.Halka. 4.Sucuk gibi tekerlek biçiminde bükülmüş şeylerde parça. |
Kap | İçine katı ya da sıvı herhangi bir nesne konulan, üzeri kapalı ve örtülü ya da açık, kapaksız, kulplu ya da kulpsuz araç. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde farklı adlarla karşımıza çıkar: Boru, tüp, çamçak, çanak, çömlek, dağar, gerdel, kadeh, kase, kılıf, kırba, kova, leğen, lüle, mahfaza, |
Kapama | Çanakta soğanlı etle birlikte, tavada pişirilen nohutlu etli pilav. |
Kapama çanağı | Kapama yapmak için içerisinde et pişirilen toprak kap. |
Karamıh | Bir çeşit böğürtlen. |
Karmak | Toz halindeki besin maddelerini su ile karıştırarak hamur haline getirmek.” |
Kartol | Patates. |
Kaşığın burnu | Çay, tatlı ve yemek kaşığının uç kısmının alacağı miktar. “Şekeri kaşığın burnuyla dök.” |
Kaşık | 1.Bildiğimiz anlamda türlü büyüklükte kaşık. 2.Değirmencinin öğütme payı alarak aldığı ölçü. |
Kaşkaval | Bir peynir çeşidi. |
Kat | Tabaka; İki tabaka kağıt. Bütünüyle bir takım giyecek; Bir kat elbise;iki kat çamaşır. Derece, miktar: İki kat yapı. Çarpı, kere: Bir sayının üç katı vs. Büklüm: İki kat yün ipliği. Derece, mertebe: yedi kat el. Altı okka tahıl alan, silindir biçiminde, ağaçtan yapılmış bir tahıl ölçeği. |
Kat kat döşemek | Üst üste yerleştirmek.”Yufkaların arasını yağlayarak kat kat döşeyeceksin.” |
Katıklı çorba | Ayranlı çorba. |
Kavurmak | Orta ateşte su katmadan pişirmek. |
Kavut | İlaç olarak kullanılan kaynatılmış çiçek ya da bitki suyu. |
Kayasa | İyi mayalanmış, sert ve ince tandır ekmeği. |
Kaygana | Omlet. |
Kaynar | Pişirilen yemeklerin ya da sıvıların hırıltılı bir ses çıkararak yüz kısmının oynar hale gelmesi. ”Kaynara batırıp çıkaracaksın.” |
Kaysefe | Kayısı dut suda kaynar yağ konulur. |
Kaysı | Yumurtanın olgun kaysı kıvamında pişme şekli. |
Kef | Kaynayan et suyunun üzerinde biriken köpük. |
Kelecoş | Doğranmış ekmek ya da yufka üzerine kavurma ve yağsız peynir koyarak yapılan yemek. |
Keledoş | Pancar, mercimek, yoğurt veya kurutulmuş çökelekten yapılan yemek. |
Kelem | Lahana. |
Keliser | Sacda etin iyice kızartılması ile yapılan yoğurtlu yemek. |
Kelle | Toprak ve yumru nesne: Bir kelle şeker;bir kelle peynir. |
Keme | Bir tür orta büyüklükteki patates: Daha çok Güney Doğu Anadolu’da bulunur. |
Kemis | Kevgir, süzgeç. |
Kendini toplamak | Yemek malzemesinin pişirilerek belli bir kıvama gelmesi hali. |
Kepçe | 1.Tahtadan, bakırdan, demirden köpük alacak büyük kaşık, kepçe. 2.Çamçak vb. içi oyuk bir alet. 3.Bir kepçenin alabildiği kadar. |
Kere | Eritilmiş yağ. |
Kesik | Çökelek. |
Kesikli İç | Aydın’da böreklere konulan çökelekli iç. |
Kesmece | Pestil. |
Kete | Yağlı yapılan ekmek. |
Ketler | 1.Kulpsuz, yavan sepet. 2.Küçük fundalık . |
Keyveni | Aşçı. |
Kırba | Gönden su taşımaya yarayan kap, meşin su tulumu. |
Kırık | Çok az miktar, Ortadan bölünmüş bakliyat için kullanılır. |
Kıvam | 1.Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen limonlu şeker eriyiği. 2.Koyuluk, arzu edilen şekil. |
Kıyım | Kıyılmış, kesilmiş ya da iri iri parçalanmış bir tek miktar: “Bir kıyım tütün.” |
Kıyma | Bıçak ya da özel makineden geçirerek ufaltılmış et. |
Kıyye | Okka, dört yüz dirhem. |
Kibrit çöpü gibi doğramak | Bazı besin maddelerini kibrit çöpü büyüklüğünde eşit parçalara ayırmak. |
Kilinder | Tenekeden ya da çinkodan kulplu iki okkalık bir kap. |
Kilit et | Etin bütün halinde pişmesi. |
Kişmiş | Çekirdeksiz üzüm. |
Kitirig | Tandırın duvarda kalan incecik kısmı. |
Kitlama çay | Şekeri ısırarak ya da ufaltılmış şekerleri ağızda eriterek içilen çay. |
Kitlamak | Isırmak. |
Kolakas | Turpa benzer bir bitki. |
Korova | Üzümden yapılan ekşili içecek. |
Koruk ekşisi | Koruk suyu. |
Kot(god) | Tahtadan çevresi çemberli tahıl ölçüsü. |
Kova(koğa) | Demirden, çinkodan, meşinden, tahtadan, tenekeden kulplu taşınır kap. |
Koyulaştırmak | Kıvamlı hale sokmak. |
Koz | Ceviz. |
Kulak memesi | Kulağın yumuşak ve kıkırdaksız olan alt ucu kıvamındaki hamur. |
Kupa | Kadeh, bardak, kase. |
Kuru | Sulu karşıtı.”Kuru kayısı.” |
Kurut | Yoğurt süzmesinden kurutularak yapılabilir.Kışın ezilerek çorbalara katılır. |
Kurut aşı | Kurutulmuş çörekten yapılan, soğuğa karşı mukavemet verici aş. |
Kuşbaşı | Aşağı yukarı küçük bir kuşun başı büyüklüğünde olan et parçası.”Kuşbaşı etlerini öldürünceye kadar ateşte kavururuz. |
Kuşgana | Küçük tencere, kap |
Kutu | 1.Çoğu süslü, ufak, türlü türlü kap: Bir kutu lokum. 2.Kilenin sekizde birine eşit tahıl ölçüsü. |
Kuymak | Mısırla yapılan bir yiyecek. |
Lüle | 1.Musluk, bir su kemerinden gelen suyu ölçmek için su ölçüsü.dört çuvaldız, bir masura;dört masura bir lüledir. 2.Tütün, akide şekeri v.b nesneleri, kuru yemişleri koymak için kağıttan yapılmış bir külah. |
Lahim | Etli, semizotu. |
Lak | Kayısı kurusu. |
Lalanga | Yağda pişirilen hamur yemeği veya tatlı. |
Lavaş ekmek | Yufka gibi fakat ondan daha kalın açılarak tandırda pişirilen ekmek. |
Laza | Pek küçük tekne, bal teknesi;en büyük boyda çamaşır ya da hamur teknesi. |
Lazut | Mısır. |
Lenger | Büyük, yayvan toprak ya da bakır kap. |
Levh | Yassı, düz. |
Lime lime | Küçük parçalar halinde. |
Livik kurutması | Mısır yaprağına benzeyen yapraklarının tadı ekşi ve buruk olan yemeği yapılan bir çeşit ot kurutması. |
Lobiye | Fasulye. |
Loglaz | Taze veya kuru fasulye, börülce. |
Lokma | Bir seferde yutulacak miktarda yiyecek; ağız dolusu yiyecek; genel olarak yiyecek. |
Lor | Çökelik bulgur yaprağa sarılır. |
Lut | Tatlı yemekler. |
Macun | İzmir’de misafire şeker yerine özel kaplarında ikram edilen çeşitli tatlılar.Sakız macunu vb. |
Macun gibi | Besin maddelerinin hamur kıvamındaki durumu |
Malhıta | Mercimek |
Mamiye | Bamya |
Manca | Düğün yemeği hazırlamak |
Maş | Baklagillerden yenilebilen bir bitki |
Maşraba | Gümüş, bakır ya da çinko su içecek kap. |
May | Yağ, tereyağı. yoğurt. |
Mertibaniye | Büyük bakır tabak. |
Mısırga | 1.Domates. 2.Tahıl. 3.Darı. |
Miniyet | Ekmek yapımında kullanılan bir tür tahta |
Mirik | Domates |
Miyane | Yağla unun kavrulması, zaman zaman yoğurt ve yumurtayla da yapılabilir. |
Murabba | İzmir’de misafire şeker yerine çeşitli meyvelerden hazırlanarak ikram edilen tatlı. |
Murtuga | Unu yağda kavurarak yapılan şekersiz helva. |
Musakka | Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin kuşbaşı, et, kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek. |
Nöbet Şekeri | Löbet şekeri. |
Nan | Ekmek. |
Nar Nerdengi | Nar ekşisi. |
Nazir | Taze. |
Nazlamak | İkramlamak, ağırlamak. |
Nebat | Nöbet şekeri. |
Necer | Yağ kesen bıçak. |
Nevi | Çeşit. |
Niğreç | Tekne ya da tahtadaki hamuru almaya yarayan demir araç. |
Okuyucu | Düğüne çağrı yapan kimse. |
Omaç | Helva; Un çorbası; Undan yapılıp kışa saklanan yiyecek; Pekmez ve ekmek kabuğu ile yapılan ekmek. |
Oma/omar kemiği | Bel kemiği; Uyluk kemiği; İri kemik. |
Omca | Bağ, (asma)kütüğü. |
Ondalık | Eskiden üründen ödenen ya da hizmet için verilen vergi ve ücret. Herhangi bir yüzdelik;bir iş, ya da satış karşılığı verilen ücret;komisyon. |
Orcik | Cevizli sucuk. |
Ovmak | Bazı besin maddelerinin üzerine basa basa ezmek. |
Öd | Yürek. |
Ölçü | Herhangi bir nesnenin boyunu ya da miktarını öğrenmek için o nesnenin gerçek ölçüsü. |
Ölçek | Çeşitli besin maddelerini ölçmede kullanılan birimler.”Bir ölçek un.” |
Örselemek | Çeşitli besin maddelerinin canlılığını giderip, uygun bir şekil almasını sağlamak eylemi. |
Övelemek / ufalamak | iki el arasında biçimlendirmek. |
Övez | Üvez ağacı ve meyvesi. |
Övmek | Una su serpip elle ovularak yapılan küçük hamur topakları. |
Özemek | (yoğurdu) Daha ince ve kıvamlı hale getirmek için çırpmak. |
Püskü | Tutam, iki parmak ucuyla tutulacak miktar |
Paça Günü | düğünün ertesi günü arkadaşlarıyla kız evine giderek yemek yiyerek hediye alma töreni. |
Pahaç | Yuvarlakça taş veya sacda pişirilen mısır ekmeği. |
Pahnut | Toz haline getirilmiş kuru dut. |
Paket | Elde götürülecek, ya da yollanacak gibi sarılmış, bağlanmış nesne. Belli sayıda ve miktarda nesnenin konulduğu, çoğu kez mukavvadan kap: Bir paket çay, bir paket sigara. |
Palaz | Etli. |
Paluze | Bir çeşit pelte tatlısı. |
Parça et. | Yemeğe konacak etin belli büyüklükte küçük parçalara ayrılması hali. |
Parmak | Parmakla alınan miktar: Bir parmak bal. |
Parmak tutamı | İki parmağın tutabileceği kadar, kısım. |
Parpalamak | Yağla soğanı ateş üzerinde öldürmek. |
Patata | Patates. |
Pay | Bölük, kıta, parça;bir kimsenin hissesine düşen miktar. |
Payam | Badem. |
Pazı | Yufka açmak için parçalara ayrılan hamur. |
Pek | Sağlam, dayanıklı. Hamurda katılık. |
Pelit | Mayasız hamur ekmeği. |
Pembeleşinceye kadar kavurmak | Yemeklere konacak soğanın yağda pembe renk alıncaya kadar kavrulması hali |
Peskütan | Tuzlu ayranın kaynatılıp süzdürülmesiyle elde edilen çökelek. |
Peyvaz | Piyaz |
Pezik | Yaprak. |
Pirpirim | Semizotu. |
Pişi/bişi | Ortası delik olmayan hamur. |
Pişim | Yemeğin bir kerre kaynaması, kaynayış, pişiş. |
Pişirim | Bir kere pişecek miktar;bir tek yemeğe yetecek kadar |
Pul | Yuvarlak, ince, küçük.”pul biber.” |
Put | Bir teneke(buğday, yağ). Üç-dört tel ipliğin büküm;hamcı esnafının büktüğü iplik. |
Rahiye | Bal arısı. |
Rapata | Tandıra ekmeği koymak için yapılan çaput. |
Rayiha | Güzel koku. |
Reyhan | Güzel kokulu bir bitki. |
Söğürtme | Fırında pişmiş ve dövülmüş patlıcan. |
Sücük | Yoğurt suyu. |
Sümüksü | Nemli, akıcı, yapışkan bir kıvamı anlatır. |
Sünüber | Helva fıstığı. |
Sünmek | Kopmadan uzamak hali. |
Sütlü | Sütlü aş, sütlaç. |
Süve taşı | Ekmek pişirmede kullanılan dört köşeli yassı taş. |
Saçmak | Bir şeyi hızla ya da çokça yemek üzerine serperek dağıtmak. |
Sac | Üzerinde hamur pişirilen metal. |
Sac kavurma | Sac ters çevrilip çukur kısmında yupılan et-sebze kavurması. |
Sahan | Bakırdan, pirinçten, çiniden, gümüşten v.b yapılmış yayvan ve kapağı düğümlü kap |
Saki | 1) içki toplantılarında içki dağıtan kişi 2)manevi olarak Tanrı’dan alınan aşk şerbetini dağıtan kişi. |
Salkım | Yukardan aşağıya sarkıp duran şey, askı, hevenk, üzüm salkım. |
Samsa | Baklava dilimi, baklavaya benzer bir tatlı |
Samut | Dereotu. |
Sap | bitkilerin yaprakları üzerinde tutan gövde kısmı |
Sası | Tatsız, tuzsuz. |
Sebzevat | Sebzeli. |
Sele | Sepet, kulplu büyük sepet: Bir sele zeytin. |
Senit | Hamur tahtası |
Sepet | Sazdan, uzunluğuna kesilen söğüt dallarında ve hurma liflerinden örme, kulplu ve kulpsuz, küfe gibi büyük kap. |
Ser-mest | Sarhoş. |
Serpmek | Şuraya buraya dağıtılacak biçimde dökmek. |
Sıkım | Kapalı elin aldığı miktar. |
Sıkma | Dürüm. |
Sıra Yemekleri | Afyon’un en özenli davet yemekleri.Bu davette iki yemek bir tatlı sırasıyla kırk yemeğe kadar çıkılabilir. |
Sırzınt | Kuşbaşı et kavurması. |
Siğer | Güveçte türlü yemeği. |
Silepçe | Bakır süzgeç, kevgir. |
Silme | Doruklu ve tepeleme olmayan ölçü;ağzı ağzına, dopdolu; kabın kıyısına değin doldurulmuş. |
Simit | İnce bulgur. |
Sini | Kenarsız büyük tepsi;üzerine yemek konup yenen sofra tablası; yemeklerde masa yerine kullanılan madenden yuvarlak kap. |
Sitahan | bulgurun yapıldığı yer. |
Sitil | Kulplu bakır su kabı;büyük bakraç;kulplu güğüm ve ibrik. Atlara su verilen madenden büyük kova. |
Siviş | Filiz. |
Soda | Karbonat. |
Sofra | Tahtadan ya da madenden masa yerine kullanılan tepsi. Sofra dolusu türlü yemek: ”O gün iki sofra konuk çağırdık.” |
Sofra çıkarmak | Sofra hazırlamak. |
Soğuk | Sıcağın karşıtı. |
Soharaç | İnce doğranmış soğanı yağda kavurarak yapılan yemek. |
Somun | Yuvarlak ekmek;fırında pişmiş mayalı kabarık buğday ekmeği. Hamur topu. |
Sulandırmak | Katı durumdaki bir besin maddesini su katarak yumuşatmak. |
Sulu | Suyu çokça olan. |
Surahi | Emziksiz ibrik, küçük damacana. |
Suyunu çekmesi | Yemeklerde pişirme neticesindeki su kaybının kaybolması hali. |
Şükkar | Şükker, şeker. |
Şak | Parça, bölüm. |
Şebit | yufka ekmek. |
Şecer | Ağaç. |
Şemşamer | Ay çiçeği; yer elması. |
Şerbet | Belli olaylar sebebiyle konuklara sunulan şekerli içecek. |
Şerbet şekeri | İçinde karanfil, baharat ve şekerci boyası bulunan, baklava biçimindeki kırmızı şeker. |
Şıldan | Koyun kursağından elde edilen maya. |
Şıra | Üzüm suyu. |
Şile | Bir çeşit bulgur çorbası. |
Şişe | İçine her türlü sıvı nesneler konan, türlü biçimde ve büyüklükte cam ve billur kap. |
Şiveydiz | Taze soğan, sarımsak ve etle yapılan bir çeşit yemek. |
Şule | Alev, ateş alevi. |
Şurubunu içmek | Tatlılarda hamurun şerbeti içine alması hal. |
Tülbentten geçirmek | Süzmek. |
Taam | Yemek. |
Taam-ı latif | İyi yemek, seçme yemekler. |
Tabak | Düz ka, yassı çamçak;içine ekmek konan, türlü biçimde ve büyüklükte cam ve billur kap. Tabak gibi düz ve yayvan nesne. |
Tabak-ı kaymak | Kaymak tabağı. |
Tadımlık | Bir yiyeceğin tadına bakacak kadar küçük miktar. |
Takım Yemeği | Burdur’da çeşitli törenlerde verilen bir tür davet yemeği: Pirinç çorbası, çekme(etli pilav), bamya, yazsa yeşil;kışsa kuru fasulya, irmik helvası, bulgur pilavı |
Tamas | Kara erik kutusu. |
Tane | Tahılların ya da salkım durumundaki meyvelerin her biri. |
Tane tane oluncaya kadar | Taneli yemeklerde pişirme kıvamını anlatmak için kullanılır. |
Taplama | Bazlamaç. |
Tas | Yuvarlak dipli maden kap: Çorba tası, hamam tası, sefer tası, su tası. Yarım gaz tenekesinden ibaret bir tahıl ölçüsü. |
Taşım | Yemeğin taşacak kadar kaynaması |
Tatık | Tatacak miktar, yudum;bir çeşni olarak yetecek kadar küçük bir miktar;yemeğin tadını anlayacak kadar alınan küçük miktar. |
Tatlı Kabuk | Hamur ve tatlılarda kullanılan bir baharat çeşidi |
Tatlı kaşığı | Tatlı yemeğe mahsus kaşık çeşidi |
Tavlanmak | Kilo almak, semiz. |
Tay | Denk. At yükünün denk olan bir yanı;hayvan yükünün bir dengi;bir yük hayvanının yarı yükü, balya. Karşı ağırlık, denge unsuru. Okkadan fazla gelen büyük turası. |
Tekne | Ber ağaç kütüğünün uzunlamasına oyularak yapılan ve içinde hamur yuğurmak ve çamaşır yıkamak için kullanılan kap; ağaçtan, taştan yayvan, uzunca kap. |
Tel tel olmak | Yemeklerin kıvamında piştiğinde aldığı şekil |
Tellal | Bir şeyin satılacağını veya bir haberi halka duyuran kimse. |
Teneke | Kalay kaplı saçtan, tenekeden yapılmış kaplar: Gaz tenekesi, zeytin yağ tenekesi. |
Tennur | fırın. tandır. |
Tepeleme | Doruklu, tepeleme doldurma;kabın yanlarından taşıp dökülecek biçimde doldurulmuş olan. |
Tepsi | İçinde hamur işleri kızartılan, yemek yenilen, kahve yada çay gibi şeyler konulan, çoğu madenden ve bakırdan yapılmış düz ve türlü biçimlerde ufak table. |
Terbiye etmek | Et gibi bazı malzemelerin yumuşamaları için zeytinyağı, soğan, , karabiber, sarımsak gibi baharat ve otlarla bir süre bekletilmesi. Yemeklerin duru olan sularının un, yumurta, yoğurt limon gibi malzemelerle koyulaştırılması. |
Terek | Mutfakta kapların konulduğu yer. |
Teşt | Büyük leğen. |
Tevek | Asma, kabak ve bitkilerin yaprakları |
Tez | hızlı, çabuk. |
Tezyin | Süsleme. |
Tınaz | Dövüldükten sonra savrulup taneleri biriktirilmiş ürün yığını. |
Tike | Küçük küçük doğranmış et parçaları, lokma parçası. |
Tirta | Un kavurması. |
Toklu | Altı aylıkla bir yaş arasındaki kuzu. |
Tokurcun | Küçük buğday demetleri kümesi, küçük yığın, çeç. |
Top | Herhangi bir nesnenin bütün kitlesi, Demet |
Topak | Toparlak, yuvarlak, küme ve top halinde olan: Üç topak peynir;bir topak hamur. |
Topan | Yuvarlak. |
Torba | Küçük, yuvarlak ve kıldan olmayan çuval, göynük. |
Toyga | Yoğurtlu pirinç buğday ya da bulgur çorbası;hamur yemeği; sebze çorbası. |
Toz | Bazı besin maddelerinin gözle seçilemeyecek derecede küçük parçalara ayrılması. |
Tulhan/ Tul-hane | Süthane, yağhane. |
Tuluğ | Koyun ya da keçi tulumu. |
Tuluk | Dikişsiz kap yaptıkları, bütün çıkarılmış koyun, keçi ve sığır derisi: su tululuğu;bal, pekmez tuluğu. |
Tulum | Bir kap olarak kullanılmak üzere hayvandan bütün çıkarılmış deri. İçi kürklü bir giyecek yapmak için hazırlanmış, dörtgen biçiminde bir çift kürk parçası. |
Tutam | El ve avuçla tutulup alınacak miktar;apaz, avuç, avuç dolusu: Ölçü dört parmak genişliği bir tutamdır.3) Uzun bir nesnenin yumulmuş bir el ile hesaplanan ölçüsü. |
Tuzlama | Yiyeceklerin bir süre bozulmadan saklanmasına yarayan yöntem ve bu yolla hazırlanan yiyecek. |
Uğra | Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için kullanılan kalın un. |
Umaç | Kavurma helvası. |
Un ufak | Çok küçük parçalara ayrılmak. |
Unlamak | Una bulamak. |
Üç Tencere | Uşak’ta çorba, et, pilavdan kurulu yemeklere verilen ad. Özellikle Aşure pişirildiği gün fakirlere yapılırdı. |
Ünlemek | Davet etmek. |
Üstü basacak kadar | Yemeğin üstüne kaplayacak kadar. |
Üstünnen | Üzerinden. |
Ütmek | Tavuk, hindi gibi kümes hayvanlarının alev üzerinden geçirilerek ince tüylerinin temizlenmesi. |
Vakt-ı sahur | Sahur vakti. |
Vasf-ı şerbet | Şerbet, içilecek tatlı şey; bardakla müshil olarak içilen ilaç; bazı maddelerin suda eritilmişliği. |
Velime | Kahramanmaraş’ta düğünün dördüncü günü erkeklere verilen davet yemeği: Etli pilav, lahmacun, salata, çarşı tatlısı. |
Yağ tavlamak | Yağ kavurmak. |
Yağlık | Büyük mendil, çevre. |
Yalıngat gözleme | Şebitin yağlanmış hali. |
Yamak | Bükülmüş kağıttan ve bezden yumru top, topak. Yoğrulmuş hamuru açmak üzere hazırlanmış ve toprak yapılmış parça, hamur yumağı. |
Yangaç | Çekirdeği çıkarılmış kayısı. |
Yanıç | İçine ıspanak, peynir ya da yumurta konularak sacda pişirilen bir börek cinsi. |
Yayık | Özellikle iki başına bağlı iplerle asılıp sallanarak sütten yağ çıkarmaya yarayan bir tulum: dar ve uzun bir fıçı biçiminde tahtadan yapılmış ve içindeki süt yayık tokmağıyla dövülerek yağ çıkarılan alet. |
Yaymağı | Taze yağ. |
Yazmak | Hamur açmak. |
Yengelik | Kütahya’da düğün günü kız evinde pişirilen yemekler. |
Yepilmek | İncelmek. |
Yıldız kökü | Yer elması. |
Yudum | Bir defada yutulacak miktar. |
Yuğa | Ortası delik geniş ekmek. |
Yumak | Küçük top Hamur. |
Zülbiye | Yağda pişirilen hamur yemeği. |
Zahan | İçinde yemek ısıtılan veya yumurta gibi şeyler pişirilen, derinliği az, metal kap. |
Zahma | etli pilav. |
Zar | Bazı yiyecek maddelerini küp biçiminde küçük küçük keserek bölmek. |
Zenbil | Hasırdan ya da hurma liflerinden örülmüş kap. |
Zerre | Pek ufak parça. |
Zevrak | Hıyar. |
Zeytun | Zeytin. |
Zini | Büyük yuvarlak tepsi, sini. |
Zinik | Körpe salatalık. |
Ziron | Kılçıksız buğday. |
Ziyade | Artma, çoğalma. artan, fazla kalan. 3)çok bol. 4) aşırı fazla. |