Vahide Kalyoncu
Kültür, insanların ortak davranış kalıplarıdır. Bütün insan toplulukları kendilerine özgü kültür değerlerine sahiptir. Bunların devamını sağladıkları sürece yıllar boyu varlıklarını sürdürebilmektedirler. Beslenme kültürü de bu davranış kalıplarını oluşturan halkanın ana noktalarından biridir. Bu bütünlük içerisinde yiyeceklerin seçimi, hazırlanması, pişirilmesi, sunumu, tüketimi ve saklanması gibi konularda sahip olunan birçok ortak özelliklere de beslenme alışkanlıkları denir.
Halkın yaşama biçimi olarak ele alacağımız mutfak kültürü bir anlamda toplumların sofradan yansıması özelliği de taşımaktadır. Şöyle ki; tarih boyunca Türklerin çok geniş bir coğrafyada yaşadıkları bilinmektedir. Buna bağlı olarak toplumun kendi yapısında var olan kültür değerleri de farklı coğrafyalara yayıldıkça artmıştır. Bu topraklarda bulunan kültürler ile etkileşip zamanla bütünleşmiştir. Kendi özüne bağlı kalarak zenginleşen bu kültürel yapıdan Türk mutfağı da payına düşeni almış ve dünyanın sayılı mutfaklarından biri haline gelmiştir. Mutfağımızın bu haklı başarısını çeşit zenginliği, damak tadına uygunluğu ve birçok yiyecek-içecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye imkân veren bir mutfak olmasına da bağlamak gerekir. Saray mutfaklarına verilen önem, geliştirilen tatlar da Türk mutfağının devamlı yenilik ve süreklilik içerisinde olduğunun yazılı belgelerine örnek olarak sunulabilir. Türk dünyası mutfakları üzerinde günümüze kadar yapılmış birçok araştırmalar ve yazılar bulunmaktadır. Mutfak kültürü zincirimizin bir halkasını da Batı Trakya Türklerinin geçmişten günümüze beslenme alışkanlıkları ve mutfak kültürleri ile oluşturmak gerekir. Bir toplumu tanımanın yolu her zaman kendi sofrasından geçer. “Kaşık oynamadıkça, insan anlaşılmaz” sözü bunu çok iyi açıklamaktadır. Çünkü sofralarda her zaman o toplumun kendi değerleri yoğrulur, pişirilir, sunulur.
Çoğunlukla Gümülcine ve çevre köylerde, komşuluk ilişkilerinde, özel toplantılar, düğünler, ziyaretler v.b. gibi zamanlarda beslenme alışkanlıkları üzerine yapmış olduğumuz karşılıklı sohbetler ve bilgi alışverişi ile halkın beslenme kültürünü yakından inceleme olanağını elde ettim. Mutfak kültürü ve geleneklerini kaleme aldığımı gören dostlarımın sıcaklığı, ilgisi ve yardımseverliği ise bana rahat bir çalışma ortamı sağlamıştır. Batı Trakya’da hızla değişimin yaşandığı bir dönemde böyle bir çalışmanın yapılması olaylara kısa sürede daha net bakmamı sağladığı gibi bu kültür devamlılığı içinde yaşanan değişimi de daha iyi görmek mümkün olmuştur. Özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşan yemek kültürünü oluşturan hemen her mahalleye açılmış fast-food, tostçu, dönerci dükkânları ayakta yemek yeme, ev dışında yeme olayı hızla toplumsal yapıya girmiştir.
Eskiden avlu içinde olan birçok mahallelerdeki evlerin şehrin yeniden imarı projesi ile yıkımı tek katlı evlerden apartmanlara geçişleri hızlandırmıştır. Böylece içe dönük yaşamların sürdürüldüğü avlulu evin rahatlığı yanında bahçelerinde yetiştirilen birçok sebze ve meyvenin de istenildiği anda bulunamamasına sebep olmaktadır. Şu anda bakıldığında avlusunda inciri, narı, ayvası, üzümü, hatta meşhur piravuşta eriği, patlıcan, maydanoz, nane, soğan, domates ve pırasa bahçeli, onlarca çiçek yetiştirilmiş avlulu evler bu değişime bağlı olarak geçmişte kalacaktır.
Alışveriş merkezlerinin dondurucu reyonlarında bulunan birçok sebze çeşidi, her mevsim bulunabilen taze sebze ve meyveler ise beslenme alışkanlığında kışlık yiyecek hazırlama kültürünü kısmen de olsa teknolojiye bağlı olarak etkilemektedir.
Anadolu mutfağı ile birçok konuda ortak özeliklere sahip olan Batı Trakya Türk Mutfağı aynı toplumda birlikte yaşadığımız Yunan mutfağı ile de etkileşmektedir. Bu etkileşim sonucu günlük hayatta kullanılan ve dilimize yerleşmiş beslenme kültürü ile ilgili birçok sözcüğe konuşma dilinde rastlamak mümkündür. Portakalada (portakal suyu), tiropites (peynirli üçgen börek) taper (plastik kapalı kap), vitam (margarin), harto peçeta (kâğıt peçete), v.b. gibi birçok örnek verilebileceği gibi, Yunanlıların mutfağında da Türk Mutfağına ait birçok yemek aynı isim ve aynı yöntemlerle hazırlanmaktadır. Örneğin; musakka, helva, ciğer dolması, köfte v.b.
*Zonguldak Alaplı Meslek Lisesi Ağırlama Gıda Teknolojileri Öğretmeni-Mutfak Kültürü Araştırmacısı
Batı Trakya Türk mutfağında etlerin yemek olarak kullanımı çok yaygındır. Eti yenen hayvanların başında keçi-oğlak, koyun-kuzu, sığır etleri gelir. Cemiyet yemeklerinde, özel günler de sofraların olmazsa olmazı et yemeğidir. Özellikle bahar başlangıcında törensel bir nitelikte eş, dost, aile toplantıları, hıdırellez ve pikniklerde oğlak ya da kuzu çevirmek çok önemlidir. Kesilen hayvanların etleri buzdolabı, dondurucu gibi uzun süre saklanabilecek mutfak araçlarının olmadığı zamanlarda et ya da kıyma kavrulur, bez torbalara sarılıp rutubet almayacak bir yerde saklanırdı. Kurban etlerinden eve ayrılan kısım çiğ olarak saklanacaksa sepetlerle soğutucu kuyulara salınırdı. Günümüzde ise ya kullanılacağı miktarda alınmakta ya da alınan etler yapılacak yemek özelliğine göre ayrılarak poşetlerle buzluk veya dondurucularda bekletilmektedir. Böbrek, karaciğer, işkembe, barsak gibi sakatatlar da sıklıkla kullanılır. Köfte çeşidi olarak genelde tepside yuvarlak kesilmiş patateslerin üzerine konan köfteler salçalı su ile fırına verilir. Hafif olduğu için ızgarada pişen köfteler de tercih edilir. Köfte tek başına öğün yemeği olma özelliğini mutfağımızda henüz kazanmamıştır. Hazır satılan Tekirdağ köftesi de son zamanlarda mutfaktaki yerini almıştır.
Tavuk, hindi, kaz etleri de mutfağımızın vazgeçilmezleri arasındadır. Haşlama yapıldığında sularından çorba ve pilav yapılmaktadır. Köy tavuğu ile yapılan bol soğanlı tavuk yemeği meşhurdur. Bu etler sebze yemekleri ve ızgara olarak da hafif olduğu için tercih edilir. Av hayvanlarından tavşan, bıldırcın, keklik, ördek, kaz gibi hayvanlar avlandıktan sonra yahni, börek, akıtma, yufkalı gibi yiyeceklerin yapımında kullanılır. Tavukla yapılan akıtma yemeği ise ziyafetlerin baş tacıdır.
Balık yeme kültürü eskiden çok yaygın olmasa da günümüzde özellikle birçok aile şehir pazarının olduğu gün bir öğün balık yemeği hazırlamaktadır. Tatlı su balıklarından yatırca, sazan gibi balıklar yenir. Tuzlu su balığı olarak sardalye, istavrit, hamsi, uskumru, çipura, kefal, barbun, kalamar v.b. gibi balıklar tercih edilmektedir. Balıklar çoğunlukla fırında, ızgarada ve kızartma olarak hazırlanır.
Özellikle yoğurt ve peynir Batı Trakya Türk mutfağının vazgeçilmezleridir. Et, sebze, kuru baklagiller, dolmalar, makarnalar, patlıcan ve biber kızartmaları gibi birçok yiyecek çeşidinin sarımsaklı yoğurtla servis edilmesi gelenektir. Akşam yemeği öğünlerinde yoğurt tercih edilmektedir. Peynir ya da çökelek (ulaşık); börek, salata, kaşnika, peynirli poğaça gibi yiyeceklerin yapımında kullanılmaktadır. Yine hemen her öğünde üzerine kekik ve zeytinyağı ilave edilmiş peynirler iştah açıcı olarak sofralara getirilir. Süt, çoğunlukla sade içilir. Çorbalarda, tatlılarda, krema yapımında ve çocukların beslenmesinde kullanılır. Tereyağı; yemek, pilav ve tatlılarda tercih edilmektedir. En çok tavuk yumurtası kullanılır. Ayrıca hindi (bibi), kaz, ördek yumurtaları sık olmasa da kullanılır. Yumurta; haşlama, omlet, yağda, yoğurtlu yapımında, çorba, börek, kaşnika (pırasalı mısır ekmeği), kek, kurabiye, tatlı yapımları ile salatalarda da kullanılmaktadır
Fasulye, nohut, mercimek (yeşil) parça veya kemikli etlerle pişirilir. Öğün yemeği (tek ana yemek) olarak tüketilir. Fasulye ve nohut ayrıca paça, kelle, dana kuyruğu ile de pişirilir. Nohut haşlandıktan sonra tereyağlı pirinç pilavında kullanılır. Sade pişirilen fasulye yemeğinden artan kısım bir sonraki öğünde sarımsaklı yoğurt ile karıştırılıp iştah açıcı olarak sofraya konur. Yeşil mercimeğin sarımsaklı yoğurt ile tüketimi de çok sıktır.
Tahıllar ve tahıl ürünlerinin başında şüphesiz buğdayın öğütülmesi ile elde edilen un gelmektedir. Batı Trakya Türk mutfağında ekmekten çöreğe, çorbadan helvaya birçok yiyeceğin hazırlanmasında un kullanılmaktadır. Ekmekler fırın, bakkal gibi yerlerden alınsa da günümüzde bazı köy evlerinin avlularında bulunan fırınlarda ailenin tüketimi için ekmekler de yapılmaktadır. Özellikle kışlık yiyecekler arasında ilk sırada bulunan kuru ya da yaş olarak saklanan tarhana un kullanımına en iyi örnektir. Kahvaltı alışkanlığının da hemen hiç olmadığı toplumda tarhana her öğünde olduğu gibi sabahları içine bayat ekmek doğranarak tüketilmesinden başka yanında ya da üzerine ufalanmış peynirle yenilmesi de mutfağımızın dikkat çekici bir özelliğidir. Günümüzde köylerde de yapımı azalan kuskus, erişte, ev makarnası yapımında da un kullanılmaktadır. Buğday; aşurede veya sade haşlama yapılarak tuzlanıp tüketilir. Batı Trakya Türk mutfağının vazgeçilmezi şüphesiz mısır unudur. Mısır unu; kaşnika, kaçamak, çorba, börek içi gibi daha birçok yiyeceğin yapımında kullanılır. Bütün mısır taze iken haşlanır tuzlanıp yenir. Patlak mısır ise kış gecelerinin önemli yiyecekleri arasındadır. Bulgurun sıklıkla kullanıldığı yer olarak tavşanlı börek içi örnek verilir. Ayrıca dolma içlerine pirinçle beraber bulgur da ilave edilir. Pilav olarak daha çok pirinç tercih edilmektedir. Mutfağımızın en karakteristik yiyeceklerinden olan nohutlu pilavı da ilave etmek gerekir. Pirinç ayrıca çorba, dolma, sarma, börek, sütlaç v.b. gibi yiyeceklerin hazırlanmasında kullanılır.
Makarna, kıymalı, sarımsaklı yoğurt ile tüketilir. Arpacık ile domatesli etli güveç yapılır. Ekmek tüketimi yemek tüketiminden daha azdır. Yufka açma alışkanlığı eskiden olduğu gibi çok sık değildir. Börekler ve baklavalar için çoğunlukla hazır yufkalar kullanılır. Elde açma böreklerden tavşan böreği ve ulaşık böreği ön sıradadır. İrmikten yapılan gaziler helvası özellikle cemiyet yemeklerinin vazgeçilmezlerindendir.’Kırıklı helva‘ denilen nişasta helvası, oturtma baklavası, ’gombaldak’ adı verilen lokma tatlısı, sütlü ve meyveli tatlılarda sevilerek tüketilmektedir.
Batı Trakya Türk mutfağında her mevsime özgü sebzeler bulunmaktadır. Örneğin; bamya, yeşil fasulye (kılıf), lahana, pırasa, patlıcan, biber, domates, salatalık, maydanoz, nane, yeşil ve kuru soğan, yaş ve kuru sarımsak, kabak, ıspanak, marul, patates v.b. gibi. Birçok sebzeden genellikle etli ya da pirinçli yemekler yapılır. Pirinçle pişirilen yemeklerin çoğu da sarımsaklı yoğurtla tüketilir. Kızartma olarak patlıcan, biber, patates, kabak daha çok kullanılır. Domatesli sos ya da sarımsaklı yoğurtla yenir. Sarımsaklı yoğurtla tüketilen yiyeceklerden yoğurtlu adı verilen yemek çeşitlerini de unutmamak gerekir. Pancar, karnabahar gibi sebzeler haşlandıktan sonra dalları, yaprakları da haşlanıp sirke, limon, tuz, zeytinyağı karıştırılarak salata olarak sofraya konur. Turp, şalgam, havuç rendelenip limonlu salatası yapılır. Yemeklerin çoğunda domates kullanılır. Salça gerekmedikçe kullanılmaz. Pırasanın kullanımı ise çok yaygındır. Kaşnika, pırasa yemeği, kapama, börek gibi birçok yiyeceğin hazırlanmasında kullanılır. Çiğ olarak ekmek ile ve yemeklerle de yenir. Patlıcan musakka, közleme (köpoğlu mancası), kızartma, karnıyarık gibi birçok yemeğin yapımında kullanılır. Ayrıca dolmalık biberle karışık dolması yapılır. Batı Trakya Türk mutfağında çok geniş kullanıma sahip olan sebzelerin hemen her çeşidi ile yaz yemeği olarak sıkça yapılan güveçleri de unutmamak gerekir. Patatesten; kızartma, oturtma, çokratma (haşlama), etli yemekler genellikle en sık kullanımına örnektir. Sebze yemekleri ana yemek olarak yenilmektedir. Bu nedenle sıcak ya da ılık olarak servis edilmektedir. Sağlık açısından çok iyi bilinen sarımsağın Batı Trakya Türk mutfağında kurusu olduğu kadar yaşı da birçok şekillerde tüketilmektedir. Sade ekmekle, yoğurdun içine doğrayıp sos yapılarak, turşularda, bazı yemeklere lezzet vermesi için sıklıkla kullanılmaktadır. Bakla, bezelye, taze fasulye gibi birçok sebze etli ya da zeytinyağlı olarak pişirilir. Tavuklu bamya ise mutfağımızın meşhur sebze yemeğidir. Yine son yıllarda mutfağımıza hızla giren, besin değeri açısından önemli bir sebze çeşidi olan brokoli genelde az suda haşlanıp yağ, limon, tuz ilave edilerek salata olarak yenir. Sofralarda salata tüketimi özellikle kışın turşunun yanında azalsa da, her mevsimde bulunan sebzelerden yapılan çeşitli salatalar sofraları süslemenin yanında iştah açıcı görüntü de vermektedir. Sebzelerin kullanımı açısından Ege ve Akdeniz mutfaklarının özelliği görülmektedir. Buna bağlı olarak doğada kendiliğinden yetişmiş otlar da çok sık kullanılmaktadır. Radika, kenger, labada, gelincik gibi doğal otlardan; salata, yemek, börek v.s. yapılmaktadır.
Bahçe ve tarlalarda özellikle yetiştirilen meyvelerin başında en çok sevilerek yenilen, reçeli yapılan piravuşta eriğidir (küçük, sarı, oval biraz ekşimsi tattadır). Ayrıca cangıl (can eriği, genelde yıkandıktan sonra çağla gibi tuzla yenir). Üzüm asması, incir, vişne, elma, armut, kavun, karpuz, kiraz, ayva, nar, şeftali, kayısı, ceviz, badem, zeytin gibi meyvelere de sık rastlanır. Meyvelerin çoğu yemeklik olarak tüketildiği gibi özellikle reçel ve marmelât yapımında da kullanılırlar. Reçellerin taneleri tabaklara konularak çatal veya kaşıkla tatlı olarak ikram edilmesi de gelenektir. Cevizlerin içleri baklava malzemesi olarak hazır bekletilir. Diğer meyvelerin bir kısmı da komposto olarak tüketilir. Yine çok sık olmasa da bazı meyvelerden kaklar (meyve kuruları) yapılır. Özellikle üzümlerden pekmez yapılır. Yaprakları ise salamurada kullanılır. Son yıllarda mutfağımızda tropik meyveler de (ananas, avokado v.b. gibi) kullanılmaya başlanmıştır.
Mutfağımızda geleneksel olarak kullanılan baharatlarımızın başında kırmızı toz biber, kimyon (aşure tozu), tarçın, karanfil, vanilya, kekik, kuru ve yaş nane, maydanoz, dereotu, sarımsak, soğan, tere, roka, kereviz olarak verilebilir.
Ayran başta olmak üzere komposto, hoşaf suları (soğukluk), meyve (yemiş) suları, limonata, hazır yoğunlaştırılmış içecekler, kola, soda, gazozlar sofralarımızda tüketilen soğuk alkolsüz ve gazlı içeceklere örnektir. Ayranın tuzsuz olarak ikram edilmesi ise bir başka özellik olarak göze çarpar. Yine sık olmasa da loğusa şerbeti ve çeşitli şurupların yapımına rastlanmaktadır. Reçel suları da sulandırılarak “soğukluk” olarak ikram edilir.
Sıcak olarak çay yapılan ıhlamur, papatya, adaçayı, menta, kekik, kantariye gibi bitki çaylarına genelde ‘Balkan çayı’ denilmektedir. Çoğunlukla hazırlanırken birkaç çeşit karıştırılarak çayları yapılır, bu çaylara güzel kokması için karanfil konulur. Çikolata, neskafe, kapuçine, kakao, frapeler (sıcak ya da soğuk olarak içilen neskafe, şeker, süt ile yapılan köpüklü kahve) sevilerek tüketilir. Kolalı içecekler de tüm dünya mutfaklarında olduğu gibi bazı zararlarının yanında sofraların vazgeçilmezleri arasında yerini almıştır.
Demlik çayı içimi hemen hiç yoktur. Çay yapılacağında kaynatılmış suyun içine bir miktar çay atılarak beş dakika kadar demlendirilir. Şeker ve limon ilave edilerek büyük fincanlarda içilir. Kahvehanelerde ‘‘demli çay’’ olarak istenir içine şekeri ilave edilmiş olarak servis yapılır.
Toplumumuzun şüphesiz en önemli içeceği günün her saati sevilerek tüketilen kahvedir. Üzerine birçok sözler üretilmiş olan Türk kahvesinden vazgeçmek neredeyse imkânsızdır. “Kahve kalbe kuvvettir” denir. Günün ilk saatinde içilen kahveye ‘bağırsaklarımızı ıslatsın’, arada içilenlere ‘sıkıntımızı dağıtsın’, arkadaş, komşu, misafirlerle içilenlere ‘sohbet olsun’, içilen kahveye memnuniyeti belirtmek için ‘ferah kahveniz olsun’ denir. Eskiden kahvenin pahalı olduğu, bulunamadığı zamanlarda kahvenin içerisine kavrulup çekilmiş nohut karıştırılırmış. Kahveye sevdalı Gümülcine mutfaklarında kahve ikram edilirken gönülden veriyorum anlamında sol el göğse tutulur sağ elle kahve fincanı misafire verilir. Kahve pişirme ve ikramında kullanılan malzemeler de her zaman el altındadır.
Günümüz şartlarında, her tür yiyeceğin kolaylıkla bulunabilir olması, ekonomik durumun da etkisi ile eskisi kadar kışlık yiyecek hazırlama geleneğinin kalmadığı gözlenmektedir. Yine de alışkanlık gereği yapılan ya da vazgeçilemeyen kışlık yiyecekleri belirtmek gerekir. Ev makarnası, kuskus, tarhana, turşu, pekmez, konserveler, sebze ve meyve kurutmaları, reçel ve marmelâtlar, zeytin tuzlama, cevizli sucuk yapımı, yaprak salamura v.s. daha çok köylerde yapılmaktadır. Batı Trakya mutfağında kışlık yiyecekler arasında bulunan turşuların hazırlanması sirkeli ve tuzlu turşu olmak üzere iki şekildedir ve turşular sofralarda salatalardan daha öncelikli olarak yer alırlar.
Batı Trakya Türklerinin beslenme alışkanlıkları incelendiğinde değişik bir beslenme biçimi dikkat çekmektedir. Kahvaltı; evde hasta, yaşlı ve ilaç kullanan biri varsa ya da okula giden çocuklar bulunuyorsa hazırlanır. Kahvaltıda sofraya; yağ, reçel, bal, peynir, yumurta, zeytin, bitki çayları, meyve suları, süt (kakaolu, çikolatalı, sade) v.b. konur.
Geleneksel olarak sabah kahvaltı alışkanlığı olan evlerde ise kahvaltıda, içine küçük bayat ekmekler doğranmış, kırmızıbiberle kızdırılmış tereyağlı, istenirse üzerine peynir ufalanmış tarhana çorbası kaşıklanarak yenir.
Evde kahvaltı alışkanlığı yoksa okula giden çocuklar, börekçi dükkânlarından veya okul kantinlerinden; peynirli, kıymalı, ıspanaklı börekler, tost, poğaça, pizza alır, kola, meyve suyu, kahve, kakaolu süt, frape (soğuk hazırlanan köpüklü neskafe) ile derslerden önce ya da teneffüs aralarında kahvaltı yaparlar.
Kahvaltı yapmadan işe giden erkekler ise yine börekçi dükkânlarından yiyecek alırlar. Sıcak kahve ya da frape ile genelde atıştırma biçiminde sabah öğününü geçiştirirler.
Sütlü Çorba
Malzemeler:
1 su bardağı pirinç
1iltre süt
Tuz
Yapılışı:
Ayıklanıp yıkanmış olan pirinç, 3 su bardağı su ile haşlanır.
Süt ilave edilerek istenilen kıvama gelene dek ara sıra karıştırılıp, pişirilir.
Tuz ilave edilerek ateşten alınır, sıcak servis yapılır.
Düğün Eti
Malzemeler
10 kg kuşbaşı doğranmış et
1 kg soğan,
3 çorba kaşığı dolusu salça
1 paket margarin
Tuz, kırmızıbiber, karabiber, 1 demet ince doğranmış maydanoz
Yapılışı:
Kan kokusu gitmesi için et soğuk su ile yıkanır, kaynatılacağı genişçe tencereye konur bir miktar tuz ve margarin ile az yanan odun ateşinde yumuşayana dek pişirilir. Eğer üzerinde köpük oluşursa köpükleri kevgirle alınır. İnce doğranmış soğan, salça, karabiber, tuz, kırmızıbiber ilave edilip iyice pişirilir. Tabaklardaki kızartılmış patateslerin üzerine konarak servis yapılır.
Akıtma
Malzemeler:
3 su bardağı un
1 yumurta
1 adet köy tavuğu
2 baş soğan
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Tuz, kırmızıbiber
Yapılışı:
Un, su, tuz ile akıcı kıvamda bir hamur yoğrulur.
Isıtılmış saç kaya ya da az yağlanmış teflon tavada yaklaşık 15 cm çapında 2 mm kalınlıkta yufkalar pişirilir. Hafif soğumuş hamurlardan 6 tanesi üst üste konur ve 2 şer cm lik karelere kesilir. Kesilen hamurlar yan yana servis tepsisine dizilir.
Köy tavuğu parçalara ayrılır, doğranmış soğanla bir süre kavrulur. Kırmızıbiber, tuz biraz su ile pişirilir. Servis yapılmadan 10 dakika kadar önce ılık tavuk suyu ile akıtmalar ıslatılır ve üzerine tavuk parçaları yerleştirilerek servis yapılır.
İstenirse akıtmalar rulo halinde de kesilebilir.
Ciğer Sarması (Darplı)
Malzemeler:
Bir adet kuzu ciğeri
1 adet gömlek yağı iç yağ
1 kahve fincanı pirinç
2 baş soğan
3 adet taze soğan
2 adet domates
1 kaşık sıvı yağ
1 kaşık salça
Tuz karabiber
Yapılışı:
Kuzu ciğeri ya kıyma makinesinden çekilir ya da ince ince doğranır. Yağ tencereye konur, rendelenmiş soğanlar, yağ ve ciğer ile hafifçe kavrulur. Üzerine ince doğranmış domates, taze soğan, tuz, karabiber, ayıklanıp yıkanmış pirinç konur ve karıştırılır. Ilık suda yumuşatılan iç yağ 15x15 lik karelere kesilir ve hazırlanmış olan ciğerli iç hepsine paylaştırılır. 4 taraftaki uçlar üzerinde toplanır, toplanan uçlar tepsinin altına gelecek şekilde bir tepsiye yerleştirilir. Salça su içinde eritilir ve her parçaya sürülür fırına konur pirinçler pişene fırında bekletilir.
Tavşanlı Börek
Malzemeler:
Yufka için un, su, tuz
Börek içi için 500 gr haşlanıp ince doğranmış tavşan eti
1,5 su bardağı bulgur
İki kaşık margarin
1 yumurta
1 kahve fincanı sıvıyağ
Tuz karabiber
Yapılışı:
Un, su, tuz ılık su ile yoğrularak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır.
Tavşan eti akşamdan kanı çıkması için suda bırakılır ve birkaç kez suyu değiştirilir.
Bir tencerede üzerini geçecek kadar su ile bir miktarda tuz atılarak pişirilir.
Haşlanan et sudan çıkarılır, aynı suyun içine ayıklanıp yıkanmış bulgur konur ve pişirilir. Dışarı alınan tavşan eti ince ince doğranır, suyunu iyice çekmiş olan bulgura katılır. Karabiber, tuz ve yumurta kırılıp karıştırılır. Yoğrulan hamurdan üç yufka açılır, biri yağlanmış tepsiye konur. Hazırlanmış olan için yarısı üzerine yayılır, ikinci yufka konur, kalan iç konur, en üste 3 yufka da konulduktan sonra üzerine biraz sıvı yağ sürülür. Tepsi ile ocak üzerinde pişirilebileceği gibi, fırında da pişirilebilir
Kaşnika
Malzemeler:
4 yumurta
1 paket kabartma tozu
3 çorba kaşığı yoğurt
Yarım su bardağı sıvı yağ
3 su bardağı mısır unu
150–200 gr beyaz peynir
3 orta boy ince kıyılmış pırasa
Yarım kg süt
Tuz, kekik, kırmızı toz biber
Yapılışı:
Bütün malzemeler karıştırılır 35 cm lik yağlanmış tepsiye dökülür.
Üzerine kırmızı toz biber serpilir, 150 derece ısıda üstü pembeleşinceye kadar pişirilir.
Lokma (Gombaldak) Tatlısı
Malzemeler:
1 kg un, 1 lt su
1 çay kaşığı tuz, 7 çorba kaşığı sıvıyağ
25 gr yaş maya, kızartmak için bol yağ
Şurubu:1 lt su, 1lt şeker, yarım limon
Yapılışı:
Şeker ve su ile şerbet hazırlanıp soğutulur. Kızartma yağı derin bir tencereye konur.
Diğer malzemeler ile cıvık ve akıcı kıvamda bir hamur yoğrulur, ılık bir ortamda mayalandırılır. Tenceredeki yağın altı yakılır yağ ısıtılır, hamur yağın yanına yaklaştırılır, el ile hamurdan biraz alınıp sıkılır işaret ile başparmak arasından çıkan yuvarlak hamur yağa sokulmuş kaşığın ucu ile alınır sıcak yağın içine bırakılır.
Yağın içine yeterince hamur atıldığında Kevgirle ara ara karıştırılarak hafif kırmızı renkte pişilirilir. Pişen hamurlar soğuk şerbete atılır. Şerbeti çeken tatlılar servis tabağına alınır.
Tavuklu Lahana Sarması
Malzemeler:
1 adet köy tavuğu göğsü
2 kahve fincanı sıvı yağ
2 baş soğan, 2 domates rendesi ya da 1 kaşık salça
1 su bardağı pirinç
Tuz, karabiber, kekik, kırmızı toz biber
Haşlanmış beyaz lahana
Yapılışı:
Haşlanmış olan tavuk eti tiftiklenir. Soğan ince doğranır sıvı yağ ile Pembe renkte kavrulur. İçine tavuk eti, salça, yıkanmış pirinç ve tavuk suyu konursu çekilinceye dek karıştırılıp pişirilir. Ateşten alınınca baharatı konur. Tencereye dizilir biraz tuz ve sıvıyağ ile yüze yüz olacak kadar ılık su konur, kısık ateşte pişirilir. Kaz eti ile de hazırlanabilir.
Düğün Pilavı
Malzemeler:
5 kg pirinç
1 kg haşlanmış nohut
1,5 kg tereyağı
Tuz, karabiber
Yapılışı:
Ayıklanıp yıkanmış pirinç 2–3 saat tuzlu suda bekletilir, daha sonra tuzu gitsin diye iyice yıkanır.Yeterince tuz atılarak büyükçe bir kazanda kaynamış suyun içinde haşlanır. Haşlanan pirinçler kenarları tahta olan un elekleri ile alınır iyice süzmesi için önce süzgeçlere dökülür. Süzülen pirinç ile haşlanmış nohut geniş tencerede karıştırılır. Bir tava da yağ yakılmadan eritilir, pirinç ve nohudun üzerine gezdirilir, kevgirle savrularak karıştırılır servise dek ve kapağı kapatılır.
Kırıklı Helva (Nişasta Helvası)
Malzemeler:
4 su bardağı buğday nişastası
1 su bardağı toz şeker
3 su bardağı su, 1 su bardağı sıvı yağ
Yapılışı:
Nişasta şeker ve suyu bir kapta karıştırın.
Bir tencerede yağı ısıtın, hazırlanan karışımı ilave edin kısık ateşte sürekli karıştırıp ezerek küçük taneler haline gelene dek beyaz renkte kavurun.
Source: http://turkish-cuisine.org/osmanlidan-gunumuze-3/bati-trakya-42.html?PagingIndex=3